25 Ağustos 2013 Pazar

Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde Bir Gün!

Bu haftasonu Kanada'dayken aynı evde yaşadığım Stasia ve onun kızkardeşi Lisa bize misafirdiler. Lisa bir fotoğrafçı (muhteşem blogu için TIKTIK) ve iki yazdır İstanbul'da arkadaşı Fulya ile "düğün hikayesi" fotoğrafları çekiyor. Stasia da kardeşinin Türkiye'de olmasını değerlendirip hem Türkiye'yi, hem de bizi görmeye geldi. Onlarla birlikt Ankara'yı yeniden keşfettik ve uzun zamandır gitmediğimiz yerlere gittik. Anadolu Medeniyetleri Müzesi de bu yerlerden biri...


Geçen ay Çınar bu müzeye okulla birlikte gitmişti. Fakat müzede gördüğü heykelleri bir zamanlar yaşamış ve topraktan kemikleri bulunup da heykel haline getirilmiş insanlar sanınca biraz olay olmuştu. "Anne, öleceğin zaman müzeye gidip ölebilirsin; çünkü o zaman orada senin heykelini yapıyorlar" ile başlayan kendini telkin süreci, bu duyguyla baş edemeyeceğini anlayınca "ben öldüğüm zaman 'pantirologlar' benim kemiklerimi bulup heykel yapmasın, çünkü o zaman canım gerçekten çok acır, ölmüş olsam bile... hem gözlerimi de çıkarmasınlar" şeklinde ağlama-feryatla son bulmuştu. Hilal'le bu konuyu konuştuğumuzda, aslında o gün müzede kilden heykel yaptıklarını ve o heykellerin taştan yapıldığını anlattıklarını, ama okulda yeniden konuşacağını söylemişti ve bize bir kez de birlikte müzeye gitmemizi önermişti. Bu yüzden müzeye Çınar'la gezebileceğimiz bir gün gitmeyi uygun bulduk.


Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne yıllardır gitmiyordum; ne kadar güzel olduğunu unutmuşum! Talihsizlik, 5 salonun 3'ü kapalıydı. Açık olan Hitit-Asur Uygarlıkları salonunu ve Klasik Dönem ile Ankara Seksiyonunu gezebildik. Çınar tabii ki heykellere takıldı. Fakat hem heykelleri geniş geniş inceleyerek, hem de konuşarak gerçekten taştan yapılmış olduklarını anlatmayı başardık. Bu arada, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ndeki görevlilerin son derece nazik, toleranslı ve ilgili olduklarını da belirtmeliyim. 

İlgisini kaybedecek gibi olduğu anda aklıma ilgisini çekebilecek bir oyun geldi: Duvar Resimlerini Okuma! Hemen "Çınar'cım, bakalım bu resimlerde neler anlatıldığını sen mi önce tahmin edebileceksin, yoksa ben mi?" dedim ve bingo! İlk salondaki bütün duvar resimlerini tek tek inceledik; o insanların o zamanlar neler yaşamış olabileceğini, bize ne anlatmak istediklerini tahmin ettik. Bence 4 yaş ve üstü çocukların bu tür bir müzede ilgilerini canlı tutmak için iyi bir yol. En azından Çınar çok ama çok eğlendi! 


Klasik Dönem ve Ankara Seksiyonu heykellerinin ve buluntularının olduğu kısım daha az ilgisini çekse de, orada da heykellerinin neler yapıyor olabileceğini tahmin edip birbirimize anlattık. Ankara Seksiyonunda karşılaştığımız sürpriz ise, bizim evlendikten sonra ilk yaşadığımız ve Çınar'ın doğduğu evin hemen yanıbaşındaki arazide yapı yapılan kazılarda bulunmuş olanların sergilendiğini görmekti! Biz orada yaşarken, yapılan kazının ne olduğunu anlayamamış, arkeolojik bir kazı olduğunu tahmin etmekle birlikte "yok canım, burada ne arkeolojik kazısı olacak ki?" diyerek üstünde durmamıştık. Çok hoşumuza gitti açıkçası!

Sol üst köşedeki fotoğrafta görünen bloklardaydı evimiz...

Ankara kazı haritası...

Kızılcahamam'da bulunmuş olan hayvan fosilleri...

Ankara'yı "deniz yok" diye sevmeyenlere ithaf ediyorum... :)

Salonlardan sonra Çınar biraz anforaların arasında gezindi, daha sonra da yerden bulduğu taşlardan "arkeolojik araba heykeli" yaptı. "Bak anne, o insan ve kral heykelleri de tıpkı bu araba heykeli gibi biri tarafından taştan yapılmış, yani cansız" diyerek durumu anladığını da güzelce belirtti.

Çınar ve kendi yapımı "araba heykeli"

Lisa, Çınar'ın fotoğrafını çekerken :)

Açıkçası "haftasonu ne yapsak" diye kıvrandığımız ve en sonunda alışveriş merkezine gittiğimiz haftalara acıyorum bugünden sonra. Anadolu Medeniyetleri Müzesi hem içeriği hem de o güzelim bahçesiyle bence aileler için bulunmaz bir mekan! Bahçesinde ufak bir kafesi de var. Heidyelik Eşya Dükkanı da benim Türkiye'deki hiçbir müzede görmediğim kadar güzel, albenili ve bol çeşitli. Çocuklar için de kitap seçenekleri var ve Çınar'a da oradan Anadolu'da Taş Devri adında çok şeker bir kitap aldık. 

Hediyelik eşya dükkanı, çocuk kısmı...

Bundan sonra zaman değerlendirmek için tıkandığımızda gitmeyi tercih edeceğimiz mekanlardan biri olacağı kesin. Çocukla gidilecek mekanlar listesine kesinlikle ekleyebilirsiniz!!! 

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Çınar'ın Oyuncakları: Hotwheels Çılgın Sharky Sahilde

Uzun zamandır Çınar'a oyuncak almıyoruz. Evde artık sığdıracak yerimiz olmadığı gibi, dededen fırsat da kalmıyor :) Hal böyle olunca, bayram için yavrucağımı sevindireyim dedim. İnternetten bir oyuncak seçebileceğini söyledim bir akşam. Acayip mutlu oldu ve Hotwheels'ın Çılgın Sharky Sahilde setini seçti! 


Ben oyuncağı Toyzzshop'tan satın aldım. Pek çok şubesi bulunduğundan, internetten sipariş verdikten sonra Ankara şubesinden çıktı oyuncak ve  çok ilginç biçimde kargolandığı gün elime ulaştı! Gayet iyi biçimde paketlenmişti, sağ salim kargodan teslim aldık. 

Oyuncak çok eğlenceli. Çanta şeklinde geliyor ve açılınca arabayı yürütebileceğiniz bir platforma dönüşüyor. Arabayı kafesten çıkarıp istediğiniz yollardan geçirerek, asansörden çıkararak, roket gibi fırlatarak ya da çarkta döndürerek oynayabiliyorsunuz. Köpekbalığının  ağzından, içindeki sörf tahtasını kıracak şekilde geçirdiğiniz zaman köpekbalığı konuşuyor! 


Neyi sevdik?

- Kompakt, kolayca katlanıp çanta olabilen bir oyuncak. Taşımak, bir yere götürmek çok kolay.  Ayrıca, odada dağınıklık yaratmıyor! Diğer dinozorlu olan (Hotwheels Çılgın Dinozor T-Rex) kapanmadığı için odada sığdıracak yer bulmakta zorlanıyorduk.

- Birden çok aktivite yapmak ve beceri geliştirmek mümkün. Döndürülen çark, fırlatma için çekilen pim, asansör... çocuğun el becerileri için gayet yararlı.


- Yollar arabanın takılmadan ilerleyebileceği şekilde yapılmış, rahatça oynanıyor. Kolayca kırılabilecek ya da zarar görecek bir oyuncak değil.

- Köpekbalığının konuşması Çınar'ın çok hoşuna gitti!


Neyi sevmedim?

- Yollar takıldığı yerden oyun sırasında çıkabiliyor, biraz daha sağlam takılabilse daha rahat oynanırdı. 

- Bu Hotwheels oyuncakları biraz vahşi konuşuyor sanki; dinozorda da bir irkilmiştim. Çınar çok memnun tabii; anne olarak bana biraz tuhaf geliyor. Bir de, sürekli köpekbalığının ağzından geçirilirse araba, ses düzeyi ev halkını yıldırabilir. Ama çocuk için hiç sakıncası yok haliyle...


Bu garaj tipi, arabaların yürütülebileceği platformlu oyuncaklar içinde benim en beğendiğim oyuncak oldu diyebilirim. Aslında, Çınar'ın bahanesiyle ben de oynuyorum, diğer Hotwheels arabalarını da koyup yarıştırıyoruz! Oyuncak arayanlara önerilir... sevgiler!

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Araya Kapatalım: 2013 Yaz Tatili -Saros

Çınar büyüdükçe bloga yazmak zorlaşıyor. Söylediklerini, yaptıklarını yazmaya kalksam, günde 3-5 kere buraya yayın girmem gerekir... çünkü susmuyor ve durmuyor! Hani ben doğurdum, oğlum diye söylemiyorum; ama, çok eğlenceli bir çocuk yapmışız :)

Son zamanların gözde etkinlikleri satranç ve yüzme! Okuldaki satranç öğretmenleri bu oyunu çocuklara epey sevdirmiş olmalı. Akşam servisten karşıladığımızda ilk sorusu "satranç oynayalım mı?"... üst üste, üst üste, bize fenalık geliyor, ona gelmiyor. Bir de tabii yüzme! Daha önce de yazmıştım, ciddi ciddi yüzüyor artık. Cesareti de var. Saros'un o buz gibi suyu da yıldırmadı bizim minik adamı. Minik balık oldu çıktı!


minik balığım from Basak Celik on Vimeo.

Bu seneki yıllık izinlerimizi -hala daha yazamadığım- Amerika tatilimizde kullanınca, deniz-güneş tatili için bayramı değerlendirdik ve ailemizin yazlık mekanı Saros'da aldık soluğu. Bütün anne tarafı, -iki eksikle -kuzenler dahil herkes oradaydı. Saros'a gitmek biraz meşakkatli; uçakla Çorlu'ya gidip oradan araba kiraladık. Çorlu Havalima'nında çok ilginç uçaklar vardı, Çınar bayıldı! Bu arada, aşağıdaki fotoğraflarda gördüğünüz valizi dedesi alşmıştı. Trunki, 5 yaşındaki bir insan yavrusunun 5 günlük bir tatil için bütün ihtiyacının sığacağı büyüklükte (oyuncaklar ve kitapları sırt çantasına koyduk), çocuğun rahatça çekerek taşıyacağı hafiflikte ve kıvraklıkta bir valiz üretmiş. Üstüne oturursa, sapından tutup valizle birlikte çocuğu da çekebiliyorsunuz (bakınız son fotoğraf). Aklınızda olsun!! 


Çorlu Havalimanı

Saros'da tam da Çınar'ın seveceği bir kalabalık vardı. Çiçek kuzenlerimizin baldan tatlı 3,5 yaşındaki kızları Irmak da Çınar'a şahane arkadaş oldu! Hem keyifli bir bayram, hem de keyifli bir tatil geçirdik böylece. Irmak ve Çınar gayet iyi bir ikili; ikiliden de öte çete oldular. Zaten bizimkine birlikte "azacağı" adam lazım!


Üstelik yalnızca kuzenlerimiz değil, arkadaşlarımızla da buluştuk! Bu sene herkes Çanakkale'deydi anlaşılan; Çınar'ın yaşında çocuğu olan iki tatlı arkadaşım ve aileleriyle bir araya gelme fırsatımız da oldu. Sevgili Bahar ve oğlu Egemen'le tanıştık mesela; Güneyli'de onlarla güzel bir öğleden sonra geçirdik. Egemen ve Çınar satranç bile oynadılar. Oyundan sonra da sahilde koşuşturdular. Biz de Bahar'cığımla bol bol sohbet ettik!


Ve daha önceden planladığımız gibi, canım Elif'im, güzel Gülce'si ve sevgili eniştemiz Yekta'yla Kabatepe'deki Orman Kampı'na gittik. Çiçek kuzenlerimiz de bize eşlik edince, 3,5 ila 5,5 yaşında 3 çocuklu 3 aile şenlikli bir gün geçirmiş olduk. Gülce ve Çınar gayet iyi anlaştılar, kumdan kale yaptılar, denizde kaydırmaca oynadılar. Arayı çok açmadan görüşmeye devam etmek lazım!


Kabatepe Orman Kampı, Gökçeada feribotlarının kalktığı yerin hemen yanında. Arkası çam ormanı, ön tarafı bembeyaz kumsal ve akvaryum gibi bir deniz. Üstelik, koy olduğu için Ege Denizi'nin ya da Saros Körfezi'nin buzz gibi suyundan eser yok. Deniz sığ, tam çocuklara göre. Hafif, tam kararında bir dalga vardı gittiğimizde. Çocuklara eğlence oldu. Bir de yemek yiyebileceğiniz bir tesisi var. Köftesi gayet güzel. Hani o taraflara giderseniz, Kabatepe Orman Kampı aklınızda olsun!

Kabatepe Orman Kampı

Uzun sözün ve bol fotoğrafın özü, dolu dolu, harika bir tatil geçirdik! Çınar hiç dönmek istemedi, seneye 15 gün gelecekmişiz Saros'a! Aslında 100 gün gelsek daha iyiymiş... Bence de!!! Bakalım, belki de 100 gün gideriz seneye?

Sevgiler!